Şans, bireylerin psikolojisi ve toplum içindeki rolleri üzerinde de derin etkiler yaratır. Psikolojik olarak, şansa olan inanç insanların hayatlarında yaşadıkları zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı olabilir. Bir olayın şanssızlıkla sonuçlandığını düşünen bir kişi, bu durumu kabullenmekte ve geleceğe dair umutlarını korumakta daha başarılı olabilir. Örneğin, bir iş görüşmesinde başarısız olan bir kişi, bu durumu şanssızlığa bağladığında, kendisini suçlamaktan ve özgüven kaybından kaçınabilir. Bu da kişinin motivasyonunu koruyarak yeni fırsatları denemesine olanak tanır.
Sosyal açıdan bakıldığında, şans toplumdaki eşitsizliklerin ve fırsat dengesizliklerinin açıklanmasında sıkça kullanılır. İnsanlar arasındaki maddi, sosyal ya da kültürel farklılıklar bazen şans ile açıklanabilir. Örneğin, iyi bir eğitim alabilen bir bireyin şanslı olduğu düşünülebilir çünkü bu kişi, doğduğu aile ya da çevre itibariyle bu fırsata sahip olmuştur. Benzer şekilde, bir işte başarıya ulaşan bir kişi de şans faktörünü göz ardı etmeyebilir çünkü belki de doğru zamanda doğru yerde olmuştur.
Ancak, şansın toplumda adaletsizliği meşrulaştırdığına dair eleştiriler de vardır. Şansın belirleyici olduğunu düşünmek, bireylerin çabasını ve yeteneklerini göz ardı etmek anlamına gelebilir. Bu nedenle, toplumlar arasında şansa dayalı fırsat eşitsizliği ile mücadele etmek, daha adil bir dünya için önemli bir hedef olarak kabul edilir.
